KEMAL TAHİR Biyografisi

Kemal Tahir kimdir?
Türk filozof ve yazar.
Yıldız Sarayı özel marangozluğunu yapmış olan Şebinkarahisarlı Yüzbaşı Tahir Beyile Nuriye hanım‘ın oğlu olan Kemal Tahir‘in asıl adı İsmail Kemalettin Demir‘dir. 13 Mart 1910 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Kemal Tahir, romanlarındaki yorum ve düşünceleri ile dikkatleri üstüne çekti. Roman anlayışı ile de sık sık gündemde kalan Tahir, tartışmalara da neden oldu.
Babasının asker olması sebebi ile ilköğrenimini çeşitli şehirlerde sürdürdü. Kasımpaşa’da bulunan Cezayirli Hasan Paşa Rüştiyesi‘ni tamamladı. 1923’de rüştiyeden mezun olduktan hemen sonra Galatasaray Lisesi‘nde eğitimine devam eden Tahir, annesinin vefatının ardından okulu onuncu sınıfta bırakmak zorunda kaldı. Avukat kâtipliği ve de Zonguldak kömür işletmelerinde ambar memurluğu yaptı. Gazeteciliğe başladığında 22 yaşındaydı.
Yazılarında, Nurettin Demir, Cemalettin Mahir, İsmail Kemalettin, Körduman, Samim Aşkın, F. M. İkinci gibi takma isimlerde kullandı. Genç yaşta Yakup Sabri, Ertuğrul Şevket, İsmail Safa ve Arif Nihat Asya ile birlikte “Geçit” adlı sanat dergisini yayınladı.
Vakit, Haber, Son Posta gazetelerinde düzeltmen, röportaj yazarı, çevirmen benzeri birçok farklı görevde yer aldı. Karagöz gazetesinde başyazarlık, Tan gazetesinde yazı işleri müdürlüğü yaptı. Öğretmen Fatma İrfan’la 12 Ağustos 1937’de evlendi.
1938’de deniz astsubayı olarak, Nuri Tahir ve Nâzım Hikmet’in de aralarında bulunduğu bazı sivil ve askerlerle birlikte donanmayı ayaklandırmaktan dolayı tutuklandı. Siyasal suç sebebi ile 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Gelişmeler üzerine, 1940’da Fatma İrfan, kocasından ayrılma isteği ile mahkemeye başvurması ile evlilikleri, Haziran 1940’da son buldu.
Çankırı, Çorum, Nevşehir, Malatya cezaevlerinde yattı. Çorum cezaevinde iken Sedat Simavi’nin isteği üzerine Zoraki Nişanlı, Bir Nedim Divanının Esrarı, Camı Kıran Çocuk, Halk Plajı, Gönül Denilen Hayvan, Aşk Pınarı gibi bir takım romanları yazdı. 12 yıl hapiste kaldıktan sonra 1950’de Demokratik Parti’nin çıkarttığı aftan yararlanarak hapisten çıktı.
İstanbul’a döndükten sonra yazarlık yapmaya başladı ve de ölümüne kadar geçimini yazarlık yaparak sağladı. Edebiyat yaşamına toplumsal konuları işleyen şiirler yazarak başladı. İlk öykülerini 1941’de yazdı. Öykülerinin ardından romana geçti. Romanlarını genel olarak iki başlık altında topladı. Birinci kısımda kendisinin köy yaşamını ele aldığı romanları, ikinci kısımda ise tarihsel denemeleri olarak sınıflandırabileceğimiz diğer romanları yer aldı.
Genelde Çorum lehçesini kullanan Tahir, Çorum ve Çankırı gibi İç Anadolu şehirlerinin toplumsal sorunlarına değindi.
Ankara’ya çalışmaya giden bir gencin köyüne döndükten sonraki yaşamını Sağırdere(1955) ve Körduman (1957) adlı romanlarında ele aldı. Bu sırada Sıdıka (Semiha) Uzunhasan’la evlendi. Yedi Çınar Yaylası (1958), Köyün Kamburu (1959) ve Büyük Mal (1970) üçlemesinde Tanzimat döneminden başlayarak Cumhuriyet yıllarına kadar toplumsal bir değişim geçiren kırsal kesimde yaşayan köylülerin yaşamını konu edindi.
Eşkıya’yı bir kahraman olarak ele alan görüşe karşı çıktı. Bu görüşünü Rahmet Yolları Kesti (1957) adlı romanına yansıttı. “Rahmet Yolları Kesti”de eşkıya sorununu inceledi. Toprak ağalığının ortaya çıkış nedenlerini inceledi. Bu araştırmasının ardından köy enstitülerine bir eleştiri niteliğinde olan Bozkırdaki Çekirdek adlı romanını 1967 yılında yazdı. Bu romanın ardından birçok olumlu ve olumsuz eleştiriler aldı. Kellece Mehmet’te (1962) ise yanında çalıştığı ağayı kaza kurşunu ile öldüren bir gencin hayatını anlattı. Bu eserinde cezaevi yaşamını gerçekçi bir şekilde anlattı.
İleriki yıllarda akciğer kanserine yakalandı. Sol akciğeri bir ameliyat ile alındı. Ameliyatın ardından iyileşmeye başladığı günlerde geride henüz taslak halinde olan birçok romanını tamamlayamadan 21 Nisan 1973‘de kalp krizi geçirerek vefat etti. Erenköy Sahrayı Cedit mezarlığına gömülüdü.